Önsöz

  • 29 Temmuz 2017

Ne zaman önemli bir konu hakkında eğitim ve öğretim yapmaya karar verilirse, konuyu anlayabilmek ve amaca ulaşabilmek için, o konunun aslının nereden geldiğini ve tarihini tanımak gerekir.

Japonya’da doğan bütün harp sanatlarına (disiplin sanatlarına) yani BUDO’ya çalışmaya başlamak, orijinini anlamakla, öğrenmekle başlar. Hedefe ulaşmak için uygulanacak metotlar Doğu (orient) ve Batı (occident) kavramında faklıdır.

Şayet bu kavramı anlamakta zorluk çekiliyorsa, BUDO’ya veya AİKİDO’ya başlayan, başlamak isteyen, seven ve iyice inceleyip öğrenmek isteyenler için gidilecek yol çok uzak ve zor olacaktır, belki de verdikleri bütün emeklere rağmen hedefe ulaşamayacaklardır.

AİKİDO, şu anda gelişmektedir ve AİKİDO yapanların veya yapıyorum diyenlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Bu açıdan bakıldığı zaman öğretici ve eğitici seçimine bilhassa birkaç senedir çok dikkat edilmelidir. Öğretici ve eğitici, yani sizlerin sık sık söylediği “USTA – HOCA” veya SENSEİ konularına. Tekniki açıklamalara girmeden önce, her şahıs AİKİDO’ya ilk başladığı zamana dönsün. AİKİDO’ya bugün başlıyormuşsunuz gibi yapınız.

İlk yapılacak olan nedir ?

İlk önce gerçekten bir eğitici ve öğretici bulmak. Yani gerçek usta. Daha sonra onun talebesi olmaya çalışmak. Hoca talebe ilişkilerini kurmaya çalışmak. Önemli olan ilk adımı yapıp kapıyı geçmektir. Bazen bu kapı açılabilir bazen de açılmayabilir. Belki de bu kapıdan girmeniz hiç bir zaman mümkün olamaz. Nasıl sizlerin seçme hakkı varsa, Hoca’nın da aynı hakkı olduğunu unutmayınız. Şayet ilk adımda hata yaptıysanız, zaman geçtikçe gittiğiniz yol zorlaşacaktır.

O halde nasıl gerçekçi hoca aramalıyız? Hangi kriterlere bakmamız gerekecektir?

İlk dikkat edeceğimiz nokta, SENSEİ’nin şahsiyeti, karakteridir. Zira AİKİDO, vücut ve zihne etki yapacaktır. Şayet SENSEİ, lekesiz temizse, mütevazı ise, mutlu, ışık saçıcı ise ve kalbe giden yol açıksa vereceği eğitim, öğretim şahsiyetinin bir gölgesi olacaktır. Önemli olan sadece tekniklerinin güzelliği, kavgada geçebilecek veya güzel açıklamalar yapan, mükemmel konuşan olması değildir. Bütün bunlar kalbin güzel, huzur içinde olmasıyla ortaya çıkan doğal durumlardır.

Ikinci nokta, Budo’ya kendini vermiş, bu yolda ileriye gitmiş birisi olması. Yani senelerce devamlı teknik ve moral çalışmalarını aksatmamış, gün geçtikçe daha fazla çalışan birisi olmalıdır.

Üçüncü nokta, böyle bir SENSEİ’nin çok büyük eğitim ve öğretim kabiliyeti, kuvveti var demektir. Her şeye her konuya dikkat eden, doğru, talebelerine karşı saygılı ve kalbi sevgi dolu, herkese değer veren, talebelerinin başarmasını ve geleceğini düşünen birisi olmasıdır.

Dördüncü nokta, ve bu konu hepsinden çok önemi olan bir konudur. Her gün güç ve kuvvetini yitirmeden sıfırdan çalışmaya başlaması. Yani her gün kendini AİKİDO’ya yeni başlayan gibi kabul edip tatami üzerinde çalışması, çalışmasıdır. Bu demektir ki, her gün kendinde sıfırdan başlama kuvvetini bulan birisidir.

“Büyük usta – Büyük SENSEİ”, kendini çok büyük usta gören, tatami üzerinde çalışmayı durduran, öğrenmeyi, bilgiyi ortadan kaldırmış ve her şeyi biliyorum diyen, talebelerine yasaklar getiren, kimseye ihtiyacı olmayan, zamanını lafla tehditler savurarak geçiren O BÜYÜK USTAYI hemen terk etmek gerekir. AİKİDO’ya başlamadan durmak daha iyidir. Bundan bir an evvel kaçınılmalıdır.

Genç bir hoca; tecrübesi daha tamamlanmamış, teknik ve öğretim bilimi mükemmel bir hale gelmemiş, fakat devamlı tatami üzerinde çalışıyor ve daha uzaklara gitmek için öğrenmeye var gücüyle çabalıyor; inanıyorum ki bu genç hoca saygıdeğer , AİKİDO’ya lâyık bir şahsiyettir ve onunla BUDO yolunda uzaklara gitmek mümkündür.

Bilhassa seçim yaparken kesin kararlar vererek kendinizi frenlemeyiniz; burada salon çok güzel, modern, barı çok iyi, çevre çok zevkli, ücreti pahalı değil, evime yakın, vs….. maddi kolaylıklardan kaçınınız. Zira hayatınızın ölçüsü bunlar ise yani maddi, basit; bu ölçüler için yaşıyorsanız; BUDO yolunda yürümeye başlamadan durmanız sizler için daha iyi olacaktır. AİKİDO yolunda sarsılmadan yürüyebilmek için büyük irade sahibi olmak ve BUDO terbiyesi ile yetişmek lazımdır.

BUDO terbiyesi ile yetişmek ne demektir ve nelerin yapılması gerekir ?

Her şeyden önce tatamide çalışmalarınızı cesaretle, inançla, gayretle, sebatla, alçak gönüllülükle, art çıkar niyeti olmadan, Dan peşine koşmadan nezaket kaidelerine uyarak yapmayı kabul etmelisiniz.

İlk önce, başlamak için öğrenmeniz gereken; dizlerinizin derisi soyulana ve elleriniz yarılana kadar birbirini takip eden terler içinde kaldığınız antrenmanlarda en büyük dört tehlikeyi yenmeniz olacaktır :

 KYÔ – SÜPRİZ

 GHI – ENDİŞE

 WAKU – KARARSIZLIK

 KÛ – KORKU

Bütün bunlar BUDO’da hayatidir ve yaşadığımız hayatta çok önemlidir. Bu hataları, eksiklikleri yendikten sonra, dört temel fazileti elde etmek, kazanmak mecburiyetindesiniz:

Birincisi  REI – NEZAKET: Dojonun içinde ve dışında herkesle en iyi, en kibar şekilde davranış sanatıdır.

İkincisi  CHOKU – KUVVET: Hayat zorluklarına karşı mücadele etmek için kafa ve vücudun birleşerek doğurduğu enerjidir.

Üçüncüsü  SEI – HUZUR: Dengeli, sakin, sükunet içinde, kararlıkla kendine hakim olmaktır.

Dördüncüsü  SOKU – SÜRAT: Yargı hızı, asla yanılmamak için uyanık olmak, hangi olay olursa olsun hemen en iyi şekilde cevap verme yeteneğidir.

Bütün bunları çalışa çalışa, teknikleri her gün yapa yapa vücutla aklın uyum içinde olmasını sağlayacaksınız. İşte o zaman BUDO hayatınızı ışıklandıracak ve hürriyeti bulacaksınız. Teknikler basit ve tam olarak parlayarak doğacaktır. Kazanmayla kaybetmenin aynı olduğunu anlayacaksınız. Böylece EGONUZU, bencilliği terk edeceksiniz. Yavaş yavaş “her yönden eksiksiz bir insan” olma seviyesine ulaşılacaktır.

 Bilmemek bir günlük ayıpsa, öğrenmemek ömür boyu bir ayıptır.

BUDO’da kullanılan kelimelerin iyice anlamlarını bilmemiz, bilmiyorsak öğrenmemiz gerekir. Bunlardan bir tanesi de Türkiye AİKİDO camiasında çok çok işittiğimiz “SENSEİ” dir. Bu konuda bazı açıklamalar yapmakta yarar vardır.

SENSEİ : Japonca iki kanji’nin ( SEN ve SEİ ) bir araya gelmesiyle doğan bir kelimedir. Edebî yönden iki kelimeden oluşmaktadır:

 SEN: Daha önce, bir evvelki, öncelik, gelecek, gidilmesi gereken yer, yön, tepe, birinci sıra, güç, nükte

SEİ: Hayat, yaşamak, yaşatmak, kullanmak, bir çocuğu taşımak, doğmak, temiz.

Yukarıdaki açıklamaların ışığı altında BUDO’daki kelime anlamı Türkçe’ye çevrildiği zaman; Öğretici, Usta demektir. Önemli olan bu kelimelerin altında yatan değeri anlamaktır. Gaflet içinde olmayan, bilenler yani BUDO terbiyesi içinde yetişenler için basit bir kelime değildir. Saygı gösterilen, onursal bir ünvandır. Önde giden, yol gösteren, bilgiyi rehber edinmiş, insanlık değerleri üst seviyeye ulaşmış, mütevazı, şahsiyet ve karakter sahibi, kalbe giden yolu açık, etrafına ışık saçan, egosundan sıyrılmış kişi demektir. BUDO’da ulaşılacak en büyük ünvanlardan birisidir. Böyle bir şahsiyetin önünde eğilmek ve talebesi olmak en büyük değerdir. Onun için Nobuyoshi TAMURA Sensei’yi seçtim ve talebesi olmak için 35 senedir gösterdiği yolda yürümekteyim. Budo yapanlar için baş her gelenin önünde eğilmez. Aksi takdirde köleliği seçmişsin demektir. Herkes kendinden sorumlu olduğuna göre kime SENSEİ denilip denilmeyeceğini seçmek sizlerin vereceği bir karardır. Köle olmak istemiyorsanız yukarıda yazılanları bir daha tekrar okumanızı tavsiye ederim.

Daha önce de yazdığım ve söylediğim gibi, bir toplumun kalkınmasında en önemli faktörlerden birisi de her şahsın “yerini bilmesi” dir. Talebe talebeliğini, hoca hocalığını, başkan başkanlığını…

AİKİDO grubunun toplumun bir mikro örneği olduğuna bakılırsa bu konulara çok önem vermemiz gerekecektir. Ülkemizde Aiki kaosunun olmasının en önemli sebebi de budur. Yerini bilmemek. Yerini bilmeyen ilk okul hocası kalkar üniversitede ders vermeye çalışırsa, profesörüm diye ortada dolaşırsa o zaman bilgisizlik anarşisi doğar ve o toplumu dengesizliğe götürür. Bu demek değildir ki ilkokul hocasına saygı ve sevgi göstermemeliyiz.

Hedefimiz

Başarıya ulaşmak için ilk önce “HEDEFİMİZİN” ne olduğunu bilmeliyiz. Nereye gitmek istiyoruz, neler yapmamız gerekiyor, bizden sonra geleceklere hangi ortamı bırakmalıyız; bütün bu konuları tek tek analiz etmemiz gerekiyor. Hedefi olmayan toplumlar başıboş sürü gibi dolaşan anarşik toplumlardır. Ve bu toplumlar köle olmaya mecburdurlar.

Bakınız, inceleyiniz tarihi, çok örneklerle doludur. Hedefin belli olmasıyla her şey bitmiş demek değildir. Ondan sonra bu hedefe ulaşabilmek için yapılması gereken planlarımız, organizasyonlarımız olmalıdır. Bütün bunları yapabilmemiz için gereken kabiliyetli, çalışkan insanlara görev vermeliyiz. Bu yolda korkmadan, büyük bir irade ile elele yürümeliyiz.

Herkes kendine düşen görevi yapmalıdır. Her şeyi başkalarından beklemek olamaz. Açılan kapı BUDO kapısıdır. Bu kapıdan bütün gücünüzle içeriye girmeye çalışınız. Zamanın değerini iyice anlamamız gerekiyor. Falan şunu demiş, filan şunu yapmış, öbürüsü beni çok iyi tanıyormuş, diğeri terbiyesizce kelimeler söylüyormuş, başka bir hoca talebelerini tehdit ediyormuş gibi dedikodulardan, o ortamı yaratanlardan, söyleyenlerden kaçınınız. Önemli olan bunlar değildir. Bu olaylar sadece yapanların, söyleyenlerin seviyesini göstermektedir. Her toplumda küçük insanlar vardır. Eğer onlar gibi olmak istemiyorsak, “Kafadan kalbe giden yolu” açmamız gerekecektir. Bizim organizasyonumuzda olan her şahsın bunu yapması bir görevdir. Şayet bunu yapmakta zorluk çekiyorsanız, organizasyonumuza girmeden çıkmanız daha iyi olacaktır. Aksi takdirde aynı yolda yürümemiz imkansızdır. Zira en iyi teknikleri, gözleriniz açık olsa da göremeyeceksiniz. METSUKE , kalple bakış olmayanca yapacağınız her teknik, kaba ve bayağı bir hareketten ileriye gidemeyecektir. Yani BUDO eğitiminiz duracaktır. Geçmişlerle yaşanılamaz, sadece örnek olarak kalırlar. Hedefimizde yanılmamalıyız, sarsılmamalıyız. Hedefimiz bellidir :

Ulusların kabul edeceği ve saygı göstereceği “Büyük bir Türk AİKİDO Dünyası”dır.

Bunu da seviyeli ve yüksek değerli bir AİKİDO yaparak başaracağız. Bu yolda hiç kimse bize engel olamaz, zorluklar ne olursa olsun bu hedef gerçekleşecektir. Buna inanıyorum. Zira etrafımız kabiliyetli, çalışkan, kültürlü AİKİDO yapan ve yapmak isteyen insanlarla dolu. Planlarımız gerçekleşmektedir. Organizasyonlarımız meyvesini vermeye başlamıştır.

Bakınız “AİKİDO VE BUDO FEDERASYONU – AİKİDO AND BUDO FEDERATION” . KÜBA’dan TÜRKMENİSTAN’a kadar 15 ülkedeki AİKİDOkalar, en büyük gruplar bizlerle elele vererek çalışmaktadırlar. Organizasyonumuz Avrupa ile Asya’yı bağlayan büyük ve resmi bir kuruluştur. Bu organizasyonun bel kemiği SİZLERSİNİZ . Dünyadaki en büyük resmi AİKİDO kuruluşları ile irtibat halindeyiz. Herkesin bilmesi gereken, bugün bizler de büyüklerin masasına oturmaktayız. Organizasyonumuzdaki AİKİDOkaların en büyük ve tarihi Sensei’lerle yurt dışında çalışabilmeleri için gereken ortamlar hazırlanmıştır.

Yapacaklarımız bitmemiştir ve bitmeyecektir. Türk Dünyası için en iyisini vermek, en iyisini göstermek bizler için en büyük görevdir. Bunda tereddütümüz olamaz, zira seçtiğimiz yol BUDO yoludur.

Nebi Vural

Aikido ve Budo Federasyonu

Teknik Direktörü

No Replies to "Önsöz"